Köyün birinde
fakir bir aile varmış. Bu ailenin bir ineği birde eşeği varmış. Tarla, Tapan
çift çubuk işlerini de bu hayvanlarlayaparlar muhannete muhtaç olmadan
yaşarlarmış.
Kış mevsimi
gelmiş çatmış. Yazdan hazırlanan erzaklarla bir kışı geçirmek zorunda kalmışlar.
Derken, boz inek buzağılamış ve aileyi büyük sevince boğmuş.
Evin hanımı
bey Allah yüzümüze baktı, kul daralmayınca Hızır yetişmez imiş derler, hiç
değilse evimizde ağartı (süt) eksik olmaz demiş.
Adamda ellerini açıp yaratana şükretmiş.
Bir hafta
sonra ineğin buzağısı hastalanmış ve ölmüş.
Ailenin
sevinci hüzne dönüşmüş.
İnek
yavrusunu kaybetmenin üzüntüsüyle sütten kesinmiş.
Yaşlı adam ineğin
acısını hissettiği için ahıra girmiş ineği okşayıp kendi elleriyle hazırladığı
yemle samanı bir güzel karıştırıp musula boşaltmış.
Buzağının
derisini almış ağaçtan bir iskelet yapıp buzağının derisini iskelete geçirmiş,
içini de otla doldurmuş.
Akşam evin
hanımı küçük bir tas alıp eşi ile birlikte ineği sağmaya gitmişler.
Adam önceden
yaptığı buzağı maketini samanlıktan çıkarıp ineğin önüne koymuş.
Hanımı ilahi
bey, hayvanda olsa yavrusunun postuyla
kandıracağını mı sanıyorsun? Demiş.
Yavrusunun
postunu gören inek yem yemeyi bırakıp başlamış içi saman dolu yavrusunun cansız
maketini yalamaya.
Kadın başını
bir sağa, bir sola sallamış başlamış ineği sağmaya
Her zaman
yarı bile olmayan tas, sütle dolmuş sağdıkça da süt gelmekteymiş.
Bey sanırım
işe yaradı hay aklınla bin yaşa demiş ve eve gitmiş yeni bir kap alıp tekrar
sağmak için oturmuş.
O tasta
dolmuş. Adamcağız ineğin bu bonkörlüğünü ödüllendirmek istemiş her gün tımar
eder, sulamak için pınara dahi götürmez
suyunu ayağına kadar getir, yemine biraz daha zavar (yem) katarmış
İneğe gösterilen
bu ilgi eşeğin canını sıkmış, kıskançlık duyguları kabarmış.
Başlamış buzağının
içindeki otları dişlerinin ucuyla dışarı çıkarmaya. İnek yavrusuna dokunan
eşeği boynuzlarıyla uzaklaştırmış.
Eşek
dayanamamış bir gün ineğe dönerek. “İnek kardeş bunlar seni kandırıyor! Senin
buzağın öldü. Önüne koydukları senin yavrunun derisi, bunlar senden daha çok süt
alabilmek için ölmüş yavrunun postunu kullanıyorlar”. Bende sen anlayasın diye
içindeki otları dışarıya çıkarmaya çalışıyordum Biz bunca yıldır beraberiz. Sana
veya yavruna zarar vermek ne haddime.
Bunlardan bize hayır yok ilkbahar gelince
kaçıp gidelim buralardan Hem ben eşek
olduktan sonra semer vuran çok olur demiş.
İnek eşeğe
dönmüş ve şöyle demiş ben yavrumun öldüğünü bilmiyor muyum sanıyorsun, önemli
olan benim kalbimdeki bu acımı anlamaları.
İşte aramızdaki farkta bu olsa gerek. Sen
eşeksin bende ineğim Asıl beni üzen şeyse senin eşekliğinle gurur duymandır.
Osman karaca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder