Köyümüzden Haber var

10 Ekim 2011 Pazartesi

PKK=RUH VE BEDEN


PKK= RUH VE BEDEN

Bir zamanlar görev yaptığım hastanede bir hastamız vardı. Kendisini oldukça kültürlü ve entelektüel olarak görüyordu. Haksızda sayılmazdı çükü iki tane  kitap yazmış, bazı ulusal kanallarda programlara katılmış  hayata farklı pencereden bakan biriydi. Sevgiydi adı.      Annesi onu dünyaya getirdiğinde öz canı bildiğinden olsa gerek Oğlunun adını da Özcan koymuştu.
Çocukluğunda yaşadığı bazı olumsuz olaylardan etkilenmiş.  16-17 yaşlarına geldiğinde çevresinde kadınsı davranışlarıyla dikkat çekmeye başlamış.                             
 Askerden geldikten sonra hayatının kararını vermiş ameliyatla kadın olmak istemişti.                     
Bu ameliyat o yıllarda yurt dışında yeni yapılmaya başlamış, maliyeti oldukça yüksek olduğundan benzer ameliyatı Türkiye’de yapan doktorları araştırmış ve bir doktorla anlaşarak kesin kararını vermiş.                                                                                                                      
 Gerekçesi ise  ruhuyla bedenini birleştirmek.
Özcan olan adını Sevgi ile değiştirmekle başlar değişime ve devam eder, bedenindeki değişimi yetmemiştir. çünkü hüviyetinde erkek yazmaktadır.                                                          
 Aradan yıllar geçer Nüfus Müdürlüğü’nden kadın kimliğini de almıştır.
Ne var ki bir şeyler hep eksik kalmıştır.
Bize geldiğinde 57 yaşındaydı. Böbrek yetmezliğine girmiş, diyaliz tedavisi görüyordu.
Haftada üç gün tedaviye geldiğinden zamanla güzel muhabbetler kurduk.
Bir gün merak edip sordum “Tekrar dünyaya gelseniz, aynı şeyleri yaşasanız yine kadın olmak ister miydiniz?  Yoksa erkek olarak hayatınızı sürdürür müydünüz?”dedim. Cevabı hiç düşünmeden aynen şu oldu. “Hayır asla! Bir yanlış yaptım, yaratıcının verdiği özelliği değiştirmeye kalktım, bu özrü olmayan bir hataydı. “Ruhumla bedenimi birleştirmek istedim fakat olmadı, olmuyormuş” Şimdi bu hikayeyi bu adam  neden anlatıyor diye merak ediyorsunuz değil mi? Söyleyeyim.
Türk milleti MİLLET olduğunu Kurtuluş savaşında ispat etmiştir.
Ne var ki; Bizlere millet olma olgusu tam olarak anlatılmadığı, yaşatılmadığı için bazı hainler bunu fırsat bilip bölgesel, kültürel ve siyasi farklılıklarımızı kullanarak bizleri birbirimizden koparma amacı gütmüş bu milletin ruh sağlığını bozmak için elinden geleni ardına koymamıştır.
Bu fitneler kendilerini güçlü göstermek içinse bir takım oyunlar oynamaya başlamış ve bu oyunların ardı arkası kesilmemiştir.   
Her zamanda çok miktarda figüran bulmuşlardır, hiç kimse oynadığı oyunun gerçekte hangi amaca hizmet ettiğini anlayamamışlardır. Son 30 yıldan beri başımıza musallat edilen bela ise Kürt Türk çatışması olmuştur.   
Şöyle bir düşünelim 70’li yıllarda sağ-sol olayları vardı. Ne oldu da bıçak gibi kesildi? Alevi-Sünni çatışması denendi o da tutmandı.  
Şimdi ise bir avuç ermeni uşağı Kürt vatandaşlarımızı bizden ayırmaya yelteniyor. Peş peşe kurdukları Dernek, sendika, vakıf odalar aracılığıyla sözde sivil toplum adı altında her gün yeni bir provakatif eylem her gün yeni bir basın açıklaması bahane edilerek çatışmaya zemin hazırlıyorlar. Yaptıkları türlü eylemlerde başta pkk’nın hazırladığı listeyle milletvekili seçilenler olmak üzere Devletin polisine askerine kısacası Türkiye Cumhuriyeti Devlete baş kaldırma cüretinde bulunuyor.
Gerekçesi; kürt halkının özgürlüğü.
Şimdi size soruyorum bu ülkede kim özgür, kim değil? Ben bir Yozgatlı olarak Güney doğuya gidip, Mardin’in taş binaları serinliğinde uyumak istiyorum, Harran ovasında dolaşmayı hayal ediyorum, Urfa da peygamber mabetlerinde secdeye kapanmak, Diyarbakır surlarında avazım çıktığınca “Ey kürt kardeşim biz bir aileyiz” diye bağırmak bölgedeki her ili, ilçeyi adım adım dolaşmak istiyorum.
Ardıma bakmadan yürümek, masum yüzlere gülümsemek, geçlerle hasbihal edip İhtiyara selam vermek istiyorum.
Bütün bunları yapamadığım içinse ben bölge halkına hiç küsmüyorum.
Şimdi kürt kardeşlerime bir kez daha soruyorum.
Siz hangi haktan mahrumsunuz? 
Hangi Kürt vatandaşımız özgür değil? Hangi hakları kısıtlı? Hangi okulda okumak istiyor da bu okula alınmıyor? Nereye gitmek istiyor da engelleniyor? Hangi memur, amir makam koltuğu kürt olduğu için elinden alınıyor? hangi şehirde Kürt yoktur bana söylerimsiniz? Hangi kürt Türkiye Cumhuriyeti kimliğini değiştirmek istiyorsa onun ya ruhunda ya da bedeninde amansız bir hastalık var. İşte onlardan uzak durun. Onların ruhlarıyla bedenleri asla bir araya gelmez.
Köyünde kıçı kırık ağasına kul olan bu fitneler, Devlete baş kaldırma cüretini kendinde nasıl buluyor?
Bu çapulculara inanan bazı cahiller ise kimlik değiştirme çabalarına öylesine inanmışlar ki; Kürt devleti kuracaklarmış da Türkiye’nin yarı topraklarını alacaklarmış. Bağımsız bir Devlet kuracaklarmış. Buna kargalar bile güler!
Sizin bu hayalinizin gerçekleştiğini varsayalım, sizin peşinize hangi aptal kanıp ta İzmir’den, İstanbul’dan Türkiye’nin herhangi ilinden geleceklerini mi sanıyorsunuz?
Bu millet bir aile olmuş, herkes bir düzen kurmuş kısacası bu millet ruhu ve bedeni aynı. Sizin gibi ruhu ayrı, bedeni ayrı değildir.
Sizinkisi bu halkı kendi duygu salaklığınıza alet etmektir, ama bu millet  duygusallık la duygu salaklığı ayırt etmiştir.  
                                                                              Osman karaca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder