PKK= RUH VE BEDEN
Bir zamanlar görev yaptığım
hastanede bir hastamız vardı. Kendisini oldukça kültürlü ve entelektüel olarak
görüyordu. Haksızda sayılmazdı çükü iki tane kitap yazmış, bazı ulusal kanallarda
programlara katılmış hayata farklı
pencereden bakan biriydi. Sevgiydi adı.
Annesi onu dünyaya getirdiğinde öz canı bildiğinden olsa gerek Oğlunun adını
da Özcan koymuştu.
Çocukluğunda yaşadığı bazı olumsuz
olaylardan etkilenmiş. 16-17 yaşlarına
geldiğinde çevresinde kadınsı davranışlarıyla dikkat çekmeye başlamış.
Askerden geldikten
sonra hayatının kararını vermiş ameliyatla kadın olmak istemişti.
Bu ameliyat o yıllarda yurt
dışında yeni yapılmaya başlamış, maliyeti oldukça yüksek olduğundan benzer ameliyatı
Türkiye’de yapan doktorları araştırmış ve bir doktorla anlaşarak kesin kararını
vermiş.
Gerekçesi
ise ruhuyla bedenini birleştirmek.
Özcan olan adını Sevgi ile
değiştirmekle başlar değişime ve devam eder, bedenindeki değişimi yetmemiştir.
çünkü hüviyetinde erkek yazmaktadır.
Aradan
yıllar geçer Nüfus Müdürlüğü’nden kadın kimliğini de almıştır.
Ne var ki bir şeyler hep eksik
kalmıştır.
Bize geldiğinde 57 yaşındaydı.
Böbrek yetmezliğine girmiş, diyaliz tedavisi görüyordu.
Haftada üç gün tedaviye geldiğinden
zamanla güzel muhabbetler kurduk.
Bir gün merak edip sordum “Tekrar
dünyaya gelseniz, aynı şeyleri yaşasanız yine kadın olmak ister miydiniz? Yoksa erkek olarak hayatınızı sürdürür müydünüz?”dedim.
Cevabı hiç düşünmeden aynen şu oldu. “Hayır asla! Bir yanlış yaptım,
yaratıcının verdiği özelliği değiştirmeye kalktım, bu özrü olmayan bir hataydı.
“Ruhumla bedenimi birleştirmek istedim fakat olmadı, olmuyormuş” Şimdi bu
hikayeyi bu adam neden anlatıyor diye
merak ediyorsunuz değil mi? Söyleyeyim.
Türk milleti MİLLET olduğunu
Kurtuluş savaşında ispat etmiştir.
Ne var ki; Bizlere millet olma
olgusu tam olarak anlatılmadığı, yaşatılmadığı için bazı hainler bunu fırsat
bilip bölgesel, kültürel ve siyasi farklılıklarımızı kullanarak bizleri birbirimizden
koparma amacı gütmüş bu milletin ruh sağlığını bozmak için elinden geleni ardına
koymamıştır.
Bu fitneler kendilerini güçlü göstermek
içinse bir takım oyunlar oynamaya başlamış ve bu oyunların ardı arkası
kesilmemiştir.
Her zamanda çok miktarda figüran
bulmuşlardır, hiç kimse oynadığı oyunun gerçekte hangi amaca hizmet ettiğini
anlayamamışlardır. Son 30 yıldan beri başımıza musallat edilen bela ise Kürt Türk
çatışması olmuştur.
Şöyle bir düşünelim 70’li yıllarda sağ-sol olayları vardı.
Ne oldu da bıçak gibi kesildi? Alevi-Sünni çatışması denendi o da tutmandı.
Şimdi ise bir avuç ermeni uşağı Kürt vatandaşlarımızı bizden
ayırmaya yelteniyor. Peş peşe kurdukları Dernek, sendika, vakıf odalar
aracılığıyla sözde sivil toplum adı altında her gün yeni bir provakatif eylem
her gün yeni bir basın açıklaması bahane edilerek çatışmaya zemin
hazırlıyorlar. Yaptıkları türlü eylemlerde başta pkk’nın hazırladığı listeyle
milletvekili seçilenler olmak üzere Devletin polisine askerine kısacası Türkiye
Cumhuriyeti Devlete baş kaldırma cüretinde bulunuyor.
Gerekçesi; kürt halkının özgürlüğü.
Şimdi size soruyorum bu ülkede kim özgür, kim değil? Ben bir
Yozgatlı olarak Güney doğuya gidip, Mardin’in taş binaları serinliğinde uyumak
istiyorum, Harran ovasında dolaşmayı hayal ediyorum, Urfa da peygamber
mabetlerinde secdeye kapanmak, Diyarbakır surlarında avazım çıktığınca “Ey kürt kardeşim biz bir aileyiz” diye
bağırmak bölgedeki her ili, ilçeyi adım adım dolaşmak istiyorum.
Ardıma bakmadan yürümek, masum yüzlere gülümsemek, geçlerle
hasbihal edip İhtiyara selam vermek istiyorum.
Bütün bunları yapamadığım içinse ben bölge halkına hiç
küsmüyorum.
Şimdi kürt kardeşlerime bir kez daha soruyorum.
Siz hangi haktan mahrumsunuz?
Hangi Kürt vatandaşımız özgür değil? Hangi hakları kısıtlı?
Hangi okulda okumak istiyor da bu okula alınmıyor? Nereye gitmek istiyor da
engelleniyor? Hangi memur, amir makam koltuğu kürt olduğu için elinden alınıyor?
hangi şehirde Kürt yoktur bana söylerimsiniz? Hangi kürt Türkiye Cumhuriyeti
kimliğini değiştirmek istiyorsa onun ya ruhunda ya da bedeninde amansız bir
hastalık var. İşte onlardan uzak durun. Onların ruhlarıyla bedenleri asla bir
araya gelmez.
Köyünde kıçı kırık ağasına kul olan bu fitneler, Devlete baş
kaldırma cüretini kendinde nasıl buluyor?
Bu çapulculara inanan bazı cahiller ise kimlik değiştirme
çabalarına öylesine inanmışlar ki; Kürt devleti kuracaklarmış da Türkiye’nin
yarı topraklarını alacaklarmış. Bağımsız bir Devlet kuracaklarmış. Buna
kargalar bile güler!
Sizin bu hayalinizin gerçekleştiğini varsayalım, sizin
peşinize hangi aptal kanıp ta İzmir’den, İstanbul’dan Türkiye’nin herhangi ilinden
geleceklerini mi sanıyorsunuz?
Bu millet bir aile olmuş, herkes bir düzen kurmuş kısacası
bu millet ruhu ve bedeni aynı. Sizin gibi ruhu ayrı, bedeni ayrı değildir.
Sizinkisi bu halkı kendi duygu salaklığınıza alet etmektir,
ama bu millet duygusallık la duygu
salaklığı ayırt etmiştir.
Osman karaca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder